Tarihte amblem ve renkler, daha mı önemliydi?
Bu soru, galiba daha da renklenmiş, belki biraz daha yorucu
hale gelmeye başlamış günümüzde sorulacak soru gibi görülmüyor olabilir. Ama
sanılandan farklı olarak, Antik zamanlarda renkler çok önemliydi.
Genel yanılgı olarak, Antik yapıların, Anadolu ve Avrupa’da
beyaz, Kuzey Afrika’da sarımtırak tonlarda olduğu sanılır. Ama bunun yanlış
olduğu kısa bir süre önce ortaya çıktı. Özellikle her uygarlığın özel bir rengi
sembolü var. Bu artık daha iyi biliniyor. Roma’nın kurdu, Mısır’ın kartalı,
Perslerin aslanı bilinen simgelerden olsa da, bu tanımlamayı renklerle de
ortaya koydukları kesin. Özellikle Roma’nın kırmızı ve altın renginden oluşan
bayrakları, Mısır’ın ise mavi ve altın rengini kullanımı, sürekli karşı karşıya
gelen bu iki Antik uygarlığın arasında enteresan bir kombinasyona dönüştüğünü
gösteriyor.
Peki, Nasıl Boyuyorlardı?
Kök boyası, çeşitli bitkiler kullanıldığı herkesin aklına
gelebilir, ama özellikle Roma ve Yunan heykellerindeki boyama tekniğini şu yazı
oldukça iyi anlatmış:
“Tablolar için de kullanılan bir ışık tutma
tekniği ile fırça darbeleri ve yüzeydeki farklılıklar görülebiliyor. Aynı
teknik heykellere uygulandığında, farklı renkler farklı oranlarda solduğu için
ve bazen alt katmanlardaki boyalar üsttekiler tarafından daha fazla korunduğu
için, detaylı örüntüler görülebiliyor.
Başka bir teknik ise ultraviyole ışığın kullanılması. Organik bileşenlerin
florasan ışık gibi parlamasını sağlayan ultraviyole ışınları, heykellerin
üzerinde kalmış çok az miktardaki pigmentlerin parlamasını sağlayabiliyor. Bu
teknikler ile desenler belli olsa da, heykellerinhangi renklere boyanmış olduğu sorusu
da önem taşıyor.
Yıllar renkleri soldursa da, renkleri oluşturmak için kullanılan bitki ve
hayvanlardan veya taş ve kabuklardan elde edilen pigmentlerin hikayesi
yine ışık yardımıyla bulunabiliyor. Kızılötesi ve X ışınları sayesinde
boyaların hangi maddelerden oluşturulduğu ve böylece aşağı yukarı ne renk
oldukları çözülüyor. Bu bilgi, hangi dalgaboylarının ne kadar emildiği
gözlemine dayanıyor.
İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde İskender Lahdi adlı çarpıcı ve önemli
bir eser var.
Bu bilgi Antik Yunan'ı hayal edişimizi tamamen değiştirebilir. Heykel ve tapınaklar bir yana, o zamanda yaşamış insanların bile genelde beyaz giyindiğini düşünüyorduk. O dönemi konu alan film ve dizileri gözünüzün önüne getirirseniz beyazın hayalimizdeki Antik Yunan'daki hakimiyetini fark edeceksiniz.”